Dünya Siyaseti Hakkında 10 madde: Gnostikler ve Agnostikler

1) Hâlihazırdaki sağ-sol ikiliğinin yetersizliğine ikna olacak kadar gözlemim oldu. İkna oldum. Dünyanın şu anda başat problemleri arasından gösterilen çevre krizi, mülteci sorunu, ülkelerarası şiddetli sosyal eşitsizlik, küresel ölçekte çarpık kentleşme, bireysel haklar, kronik Afrika ve Orta Doğu savaşları gibi sorunlara ne sağdan ne soldan kısırlıktan uzak görüşler gelebiliyor.

2) Bu sorunların çözülemeyişi sırasıyla inkâr, yoksayma, küçümseme, öfke, mağlubiyet ve kabulleniş aşamalarından geçip günümüzde insanî boyutta bir entelektüel motivasyon konumuna yükseldi. Belki de SSCB sonrasının en önemli entelektüel kazanımı, sağ-sol çatışması sıcağında ertelenen ya da sağ-sol fraksiyonlara meze edilen bu sorunların açıkça entelektüel sorunlar olarak kabul edilmesi sayılabilir.

3) 21. yüzyılın siyasetinde bu sorunlara yönelik henüz adı konmamış iki zıt fikir akımı nüvelendi. Bunlardan ilkine “siyasi agnostikler” adını vereceğim. İkincisine “siyasi gnostikler” adını vereceğim. Çünkü başka bir isimleri varsa ben bilmiyorum. Özür dilerim.

4) Siyasi agnostikler temelde insanın zihinsel becerilerini ve insan medeniyetinin metodolojisini tartışmaya açmakta ve insanı 21. yüzyıla getiren tarihsel arka planı tümden eleştirmekteler. Onlara göre medeniyetimizin karmaşıklığı ve iç dinamizmi gereğinden fazla artmıştır. Bu karmaşıklık hem gezegenin fizikî koşullarına hem de insanın biyolojik ve psikolojik gerçekliğine ağır gelen, insan aklıyla içinden çıkılamayacak, insanın kontrol edemeyeceği, etmeye çalıştıkça bir bataklıkta debelenip yutulacağı kaçınılmaz bir kısır döngü yaratmaktadır. Bu, insanın kıyametidir. Medeniyetimiz bir “haddini aşmışlık” medeniyetidir. Çünkü her ne kadar biz onu anlıyormuş gibi davranmakta pragmatik faydalar gördükse de gerçekte insan ve doğa anlaşılamaz. Bu fikrin uç örneklerinde insanın medeniyet dışı yer ve zamanları kutsanarak adeta “bilinenemez/agnostik” bir erdem atfedilir.

5) Siyasi gnostikler bunun tam tersi. Medeniyetimiz birtakım problemlere sahip olmakla birlikte oldukça iyi bir noktadadır, gezegenin sınırları aşıp uzaya açılmak üzeredir. Var olan problemler önceki problemler gibi çözümlenebilir karakterdedir. Baltalanmadığı ve sahte değer sistemleriyle ket vurulmadığı müddetçe insan ve doğa her geçen gün daha fazla anlaşılacaktır. Çünkü insan ve doğa bilinebilir. Bu fikrin uç savunucularında medeniyet kapsamının sınırları keskinleşir, bu kapsamın dışında kalan her şey lanetlenir, içinde kalanlar kutsanır; modern aklın metodolojisine bire bir uygun olmayan tüm düşünsel aktiviteler -nihayetinde felsefe bile- dışlanır.

6) Her iki görüş şimdilik sağ ve sol kurumların çeşitli fraksiyonlarında yaşam alanı bulmaya devam ediyorlar. Sağ-sol ikiliğinden bağımsız olmalarını sağlayan şey, örneğin, azılı bir siyasi agnostiğin radikal sol bir partide yer alabileceği kadar ultranasyonalist bir örgüt üyesi de olabilmesi. Dağılım her yerde homojen değil, Almanya’da gnostikler sağda, agnostikler solda daha yoğun kümelenmişler. ABD ve İngiltere’de ise sanki bunun tam tersi bir durum var.

7) Bazı açılardan bu iki yeni akımın seleflerinden hiçbir farkı yok: Her ikisinde de örgütlülük esası var, ikisi de ideal toplum ütopyaları vaat etmeye başladılar, ikisi de köklerini siyaset dışı felsefî temellerden alıyor, her ikisinin de kanaat önderleri, filozofları, sloganları, indirgemeci anekdotları, havalı sembolleri, el üstünde tuttukları sanat ürünleri var. Tanrısallaştırma hâlâ bayıldığımız bir iş. Birbirlerinden farklı tarzları olsa da örneğin gnostiklerin Elon Musk’ına karşılık agnostikler Greta Thunberg’i tanrısallaştırmaktan hiç sakınmıyorlar. Tıpkı selefleri gibi birbirlerini abartılı ölçüde şeytanlaştırıyorlar.

8) Sağ ve sol ne yapıyor peki? Bu yeni durumun getirdiği kenara itilmişlik ve pasiflik onları çok zorluyor. Sağa ne olduğu belli; şiddetle ve durdurulamaz şekilde popülizme kayıyor. Büyük bir kültürel erozyon denizi içinde popülist yılanlara sarılıyor. Donald Trump bunun son örneğidir. Sol için işler daha karışık. Kuvvetli olduğu ülkelerde iktidarını korumak için basitçe popülizm tuzağına kaçıyor. (bkz. Venezuela) Zayıf olduğu ülkelerde ise gnostik ve agnostik siyasi tavırlar arasında tercihe itilerek güç arıyor, bu sırada eriyerek asimile oluyor, moda tabirle “dönekleşiyor”. (bkz. Fransa)

9) Son raddede maksadımı aşarak fütüristliğe kalkışmam gerekirse sol ve sağın öyle kolayca, sessizce, iz bırakmadan tarihten silineceğini düşünmüyorum. Her ikisine ve aralarındaki çekişmeli yıllara ait kazanımlar siyasi gnostik ve agnostikleri beslemeye devam edecek; sol ve sağın sorunlarından bazıları gnostik ve agnostiklerin önüne gelmeyi sürdürecektir. Örneğin ABD’deki gnostiklerin gözden düştüğü düşünülen eski Amerikan sosyalist ideologların bazı görüşlerini içselleştirdiği belliyken Avrupa gnostikleri serbest piyasa ekonomisinin medeniyetimize katkıları konu başlığını kendi fikir akımlarının mozaiğine dahil etmiş durumdalar. Yani sol ve sağ ölmedi, “yüreğimizde yaşıyor.” 

10) Kendimi, isimlerini işkembe-i kübradan uydurduğum siyasî gnostiklere açıkça daha yakın hissettiğimden yazdıklarımda tarafsız olmak gibi bir iddiam yok. Fakat siyasi gnostizmin radikal uçlarına uzak olduğumu düşündüğüm için bir parça da olsa iki tarafıyla dünya siyasetinin haritasını çıkarabildiğimi umuyorum.